Taksim Masaj Salonu

Taksim Masaj Salonu

Taksim Masaj Salonu Grace susmuştu. Bir an kimse konuşmadı. Nefes Al mutlaka kötü bir gece olacaktı. Julius bir an Devlinin yüzünü inceledi. “Seattle polisiyle temasa geçmeden önce seninle mevzuşmak istiyorum. Arkwright Girişim adli müşavirlik hizmetlerini yetkililerin hizmetine sunmaya hazır.” Devlin bunu bir süre düşündükten sonra başıyla onayladı. “Ne yapmak istediğini söyleki, Seattle’dan izin alayım.” Gracee döndü. İlk kere ustalaşmış tavrı elden bırakarak, “Kusura bakma Grace,” dedi.

“bütün bunları tekrardan hatırlaman gerektiği için kusura bakma ama neler döndüğünü anlamamız gerek. Patronun adam öldürmeye kurban gitti. Peşinde biri var. Ortadan kaybolan bir dünya para var. Önümüzde koca bir bulmaca ve birbirine uymayan bir sürü parça var.” Grace bitkin bir hâlde başıyla onayladı. “Farkındayım. Sorun değil. Size data lazım sonuçta.” Bir süre kimse konuşmadı. Grace buzdolabına baktı. İçinde karanlık bir tiksinti uyanınca hemen başını çevirdi. “Fareye bakılırsa sanırım ilk akla gelen şüpheli Nyla,” dedi. “fakat hem de herhangi birinin kasten bir tabağa ölü bir fare koyup buzdolabına bırakacağını da hayal etmek çok zor.” Durdu.

Taksim Masaj Salonu

Taksim Masaj Salonu “şu demek oluyor ki, bir ihtimal bir laboratuvarda olabilir sadece. Bilimsel deneylerde devamlı fare kullanılıyor.” “O bir laboratuvar faresi falan değildi,” dedi Julius. “Bildiğin sokak faresiydi.” Grace kafasını kaldırıp ona baktı. “O vakit listede bilim adamı ya da laboratuvar teknisyeni var ise çıkarabiliriz. Maalesef zaten listede öyle birileri yoktu.” “O listede biroldukça şüpheli var,” dedi Julius sessizce. “bununla birlikte çok.” Devlin defterini kapadı.

“Seattle polisini ara- J ayne Ann Krentz yıp senin davana bakan dedektifle mevzuşacağım. Notlarımızı karşılaştırırsak belki bu işe bulaşan birkaç kişiyi ortaya çıkarabiliriz.” “Teşekkürler,” dedi Grace. Mecburi bir pozitif enerji ve coşku göstermeye çalıştıysa da Devlin ve Julius’un yüzlerindeki ifadeye bakılırsa pek başarılı olamamıştı. “bir ihtimal bir şeyler çıkar, hiç belli olmaz.” Devlin defterini cebine koydu. “Şimdi ne yapacaksın?” Grace keyifsiz bir şekilde canını sıkan buzdolabına bakıyordu. Buzdolabında ne var ne yoksa atıp gidip yeni bir tane alacav t) gım. Devlin buzdolabına baktıktan sonra, “Bu nerede ise yepyeni görünüyor,” dedi.