Taksim Mutlu Son Hizmeti Ebru

Taksim Mutlu Son

Taksim Mutlu SonYoo. Yalnızca bir kadın var. Åžunu yakma Dill, ortalığı pis pis kokutacaksın!» Maycomb’daki ayın üzerinde bir karı olurdu. Masasına oturmuÅŸ da, saçını tarıyormuÅŸ gibi bir bayan… «Seni özleyeceÄŸiz,» dedim. «Sanırım Bay Avery’i gözetlememiz gerek.» Bay Avery, bayan Henry Lafayette Dubose’un karşısındaki evde pansiyoner kalıyordu. Her pazar kilisede toplanan yardım parasında deÄŸiÅŸim yaratmanın dışında yaptığı tek ÅŸey, dokuza kadar verandada oturup hapşırmaktı. Bir gece de ilk ve son defa ortaya koyduÄŸu bir beceresine tanık olduk. Bayan Rachel’in basamaklarından iniyorduk ki, Dill bizi durdurdu: «Aman tanrım, ÅŸuraya bakın!» Yolun karşısını gösteriyordu. İlkin sarmaşıklarla kaplı verandanın dışında hiçbir ÅŸey göremedik. Dikkatle bakmış olduÄŸumızda yaprakların üzerinden yay benzer biçimde geçen bir suyun, sokak lambasının dibindeki sarı ışık lekesini niÅŸan aldığını tarkettik.

Taksim Mutlu Son

Deposundan topraÄŸa on metre var gibiydi. Jem, kötü niÅŸancı’ dedi. Dill, ‘günde bir galon içiyordur’ diye ekledi. Bunu bir sidik yarışı izledi, ben bu uzaklık ve yetenek yarışmasının haricinde kalmıştım. Bu konuda yeteneÄŸim yoktu. Dill esnedi, gerindi ve, «Bakın aklıma ne geldi, haydi yürüyüşe çıkalım,» dedi. «Bu iÅŸin içinde bir bit yeniÄŸi varmış gibi geldi bana. Maycomb’da kimse iÅŸ olsun diye yürümez. Nereye Dill?» Jem, «Ben varım,» dedi. Karşı çıktığımda da «Gelmek zorunda deÄŸilsin»i yapıştırdı. «Sen de gitmek zorunda deÄŸilsin. Unutma…» Jem eski yenilgilerin üstünde duracak adam deÄŸildi. Atticus’dan kapabildiÄŸi tek ÅŸey karşı sualÅŸturma yöntemleriydi. «Scout, bir ÅŸey yapmayacağız ki… Işığa kadar gidip geleceÄŸiz.» sessizce kaldırımdan yürüdük. Mahallelinin ağırlığı altında gıcırdayan salıncaklı koltuklarına, gece fısıltılarına kulak kabartıyorduk. Arada bir kulaklarımıza kadın Stephanie Crawford’un kahkahası geliyordu. «Eee?..» dedi Dill. «Peki. Sen niçin eve gitmiyorsun, Scout?» «Siz ne yapacaksınız?» Dill’le Jem yalnızca kırık panjurdan içeri bakacak, Boo’yu görmeye çalışacaklardı. EÄŸer onlarla gitmeyeceksem eve dönüp çenemi tutmalıydım. İşte o kadardı! «fakat niçin bu allahın cezası geceyi beklediniz?» Gece onları gizliyordu.

 

Atticus kitabına dalmış olur, dünyanın sonu gelse uyanmazdı. Boo Radley onları öldürürse tatili kaçırmamış olacaklardı;