Taksim Masaj Salonu Masöz Tülin

Taksim Masaj Salonu

“Kötü haberler babamın ölümüyle kalsaydı keşke.” “Majesteleri?” Netlink bağlantısı hâlâ haber taraması meydana getirmeye devam ediyordu ama dün akşam hayatını kaybeden imparator Rikan’dan daha kötü bir haber yok gibiydi. Dikkate değer tek bilgi, Prens Kai’nin taç giyme töreninin Barış Festivali ile aynı akşama alındığı ve balodan derhal önce gerçekleştirileceği haberiydi. “Yansımalı yüzeyler mi? Bunun tamamen batıl inançtan ibaret olduğunu sanıyordum.” “Görünüşe gore öyle değbilimselş. Göz boyama sihirleri ile ilgili bir şey…” Yüzünün önüne getirmiş olduğu bir parmağını çevirerek girdap hareketi yaptı, sonra durdu. “neyse, bir önemi yok.” ‘‘Kraliçe ne vakit geliyor?” “Bugün.” Cinder’ın midesi kasıldı. Ay Kraliçesi? Yeni Pekine mi geliyordu? Kollarındaki tüyler diken diken oldu.  Taksim Masaj Salonu

Taksim Masaj Salonu

 

“Bak, sağlıkdroidleri ile ilgilenmeni hakikaten takdirle karşılıyorum ve şehirdeki en iyi mekanik ustası olarak öncelik vermen ihtiyaç duyulan milyonlarca işin olduğuna eminim. Fakat şımarık bir prens şeklinde konuşmaktan nefret etsem de Nainsi’yi listenin en tepesine alınan mümkün mü acaba? Ona kavuşmak için hakkaten sabırsızlanmaya başladım. Ben…” Taksim Masaj Salonu Tereddüt etti. “Şu anda çocukluk eğitmenimin sunacağı moral desteğine hakkaten ihtiyacım var sanırım. Anlıyorsun, değil mi?” ama gözlerindeki yoğun ifade, aslında başka bir şey anlatmaya çalıştığını ortaya koyuyordu. Yalan söylediğini anlamasını istemişti.

 

Moral desteği yada çocukluk alışkanlıkları ile bir alakası yoktu. Prensin gözlerinde yatan ürkü duygusu, haddinden fazla şey anlatır gibiydi. Şu androidin sahip olduğu iyi mi bir data bu kadar önemli olabilirdi ki? Ve tüm bunların Ay Kraliçesi ile ne alakası vardı? “normal olarak, majesteleri. Özür dilerim. Prens Kai. Eve basar dönmez ona bir göz atacağım.” Taksim Masaj Salonu Cinder, prensin yüzündeki tüm o endişeli ifadenin arkasında bir miktar minnettarlık duygusu gördüğünü düşündü. Kai, yanında durdukları kapıya doğru işaret etti. Kapıda, DR. DMITRI ERLAND, yazıyordu. Kapıyı açtı ve Cinder’ı içeri girmeye çağrı etti. Dr. Erland, cilalı bir çalışma masasından oturmuş, masasının yüzeyine yerleştirilmiş bir ekranı inceliyordu.